بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ هَلۡ يَسۡمَعُونَكُمۡ إِذۡ تَدۡعُونَ ٧٢

İbrahim, dedi ki: “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?”

– Diyanet İşleri

أَوۡ يَنفَعُونَكُمۡ أَوۡ يَضُرُّونَ ٧٣

“Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?”

– Diyanet İşleri

قَالُواْ بَلۡ وَجَدۡنَآ ءَابَآءَنَا كَذَٰلِكَ يَفۡعَلُونَ ٧٤

“Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk” dediler.

– Diyanet İşleri

قَالَ أَفَرَءَيۡتُم مَّا كُنتُمۡ تَعۡبُدُونَ ٧٥

(75-76) İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”

– Diyanet İşleri

أَنتُمۡ وَءَابَآؤُكُمُ ٱلۡأَقۡدَمُونَ ٧٦

(75-76) İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”

– Diyanet İşleri

فَإِنَّهُمۡ عَدُوّٞ لِّيٓ إِلَّا رَبَّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٧٧

“Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah, dostumdur.”

– Diyanet İşleri

ٱلَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهۡدِينِ ٧٨

“O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.”

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِي هُوَ يُطۡعِمُنِي وَيَسۡقِينِ ٧٩

“O, bana yediren ve içirendir.”

– Diyanet İşleri

وَإِذَا مَرِضۡتُ فَهُوَ يَشۡفِينِ ٨٠

“Hastalandığımda da O bana şifa verir.”

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحۡيِينِ ٨١

“O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır.”

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِيٓ أَطۡمَعُ أَن يَغۡفِرَ لِي خَطِيٓـَٔتِي يَوۡمَ ٱلدِّينِ ٨٢

“O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.”

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu